Dick Fosbury, geliştirdiği Fosbury Stili ile Yüksek Atlama Sporunu Değiştirdi.
Tarih 20 Ekim 1968, yer Mexico City, Meksika Olimpiyatları. Olimpik yüksek atlamanın sonsuza kadar değiştiği tarih… 21 yaşında, ince yapılı, birbirine uymayan koşu ayakkabıları giyen, mühendislik öğrencisi Dick Fosbury, yeni bir atlayış stili deneyene kadar her şey normal gözüküyordu. Şimdi o atlayış gözümüze sıradan gelse de 1968’de devrim niteliğindeydi. Mexico City’de o gün, olimpiyat oyunları ilk Frosbury stiline tanık oldu. O zamandan beri nadiren başka bir şey gördü.
Yüksek Atlama Olimpiyat Oyunlarının başladığı tarihten beri bir parçasıydı. Yüksek atlama sporunun mottosu: Daha hızlı, daha güçlü, daha yüksek… İlerleyen yıllarda teknikler değiştikçe, çıta biraz daha yükseldi. Ayakta zıplamayla başlayan stil, makas stilinin moda olduğu bir döneme dönüştü, ardından her biri bir öncekinden biraz daha iyi olan straddle ve western roll stili.. Portland, Oregon’da 1960 yılların ortasında, Genç Fosbury iyi bir yüksek atlamacı değildi. İdolü Valerie Brummel’in rekor üstüne rekor kırışını izledi. Bu sırada Fosbury’nin kırdığı tek şey eli olmuştu. Birisi ona sandalyenin üzerinden atlayamayacağını söylemişti, atlayamamıştı da… Tabi bu, Fosbury’nin yeni bir şey denemeden öncesiydi. Fosbury, mühendislik konusundaki bilgisiyle, vücudun çubuğa doğru koşarken doğal olarak yaptığı şeyi birleştirdi. Biraz mekanik uyguladı ve sırtını kavislendirerek, vücudun çubuğun üzerinden atladığı sırada ağırlık merkezinin çubuğun altında kalabileceğini farketti. Eğer o mükemmel bir kavis oluşturabilirlerse, bu durum, bu tekniği kullanmak mekanik bir avantaj sağlayacaktı. Önceki atlayıcılar, çubuğa en yakın ayaktan kalkış yapar ve havada dönerek diğer bacaklarını ilk önce çubuğun üzerine getirirlerdi. Fosbury koşu yönünü değiştirdi ve tekniği tersine çevirdi. Yüksek atlamacı Sawdust, atlama yapanlar için zemini, kum yerine köpük ile değiştirmiş, böylelikle yüksekten düşüşün etkisini neredeyse sıfıra getirmişti. Bununla beraber tüm koşullar, Fosbury’nin yeni atlama stilini denemesi için artık hazırdı.
Mexico City’de, Fosbury diğer uzun atlamacılardan farklıydı. Antreman yapmayı, pratik yapmayı sevmezdi. O yalnız biriydi. Açılış serenomisini kaçırdı, piramitleri görmek için dışarı çıktı gün batımını izledi ve bir kamyonette uyudu. Onun yetenekleri bacakları kadar kafasındaydı da. Olimpiyatlar’da, yüksek atlamacılar saheneye çıkmıştı. Sıra Fosbury’e geldiğinde, her atlayışı için kendini motive etti… 80.000 kişilik kalabalığı kendi tarafına çekti ve çıtayı aşma noktasında seyircilerin desteklerini aldı. Gazeteler oyunlardan önce Fosbury’nin atlayışını ilk gördüklerinde onun iki bacaklı bir deveye benzediğini söylediler. Onu bir ilginç vaka olarak görmezden geldiler. Ama bu deveye benzetilen yarışmacı, yarışmanın başlangıcını bir kez bile çubuğu devirmeden geçti. 2.20 metre yükseklik çıtasının ardından yalnızca üç sporcu kalmışlardı. En az bronz madalyayı garantilemişlerdi. Amerika Birleşik Devletleri’nden Ed Carruthers, Sovyetler’den Valentin Gabrielov ve 2.20 metreyi aşarak onlara Fosbury eklendi. Gabrielov 2.22 metreyi aşamadı. Carruthers 2.24 metre’yi atlayamadı. Sıra Fosbury’e geldiğinde, kendine güveni tamdı, duruşu adeta şampiyon gibiydi. 2.24 metre’nin üzerinden atlamayı, geliştirdiği yeni stille birlikte başardı yeni olimpiyat rekorunu kırdı ve altın madalya kazandı. Fosbury, Mexico City’deki o günden sonra hiçbir zaman olimpiyatlara bir atlet olarak katılamadı. Ama adı hep vardı, hala atlayışlar onun geliştirdiği stille yapılıyor.
Fosbury Stili artık uçmanın tek yolu.